karadeniz türküleri ve yaşanmış hikayeleri
Kültür A.Ş tarafından yayınlanan son kitabın adı "İstanbul’un 100 Deyimi". Masalların, efsanelerin, tarihi olayların kaynaklık ettiği, günlük konuşmalarımızda sıklıkla kullandığımız, dilimize zenginlik katan 100 deyimi, ilginç hikayeleri ile birlikte tek kitapta topladı. “İstanbul’un 100 Deyimi” isimli kitap
Filmin yönetmen koltuğunda oturan Onur Aydın aynı zamanda filmin senaristliğini de yapıyor. Film, Karadeniz’in hırçın çocuğu Kazım Koyuncu’nun gerçek hayat hikayesini beyazperdeye yansıtıyor. Bu hikaye, Çernobil faciası ve Trabzonspor’un 1996 yılındaki efsane futbol sezonuna da değinmeyi ihmal etmiyor.
Karacaoğlan-Ünlü Şairlerin İlginç Hikâyeleri. Şairlerin ilginç hikâyeleri arasında elbette ki akıllara ilk gelenlerden biri de Karacaoğlan’dır. 17. Yüzyılda yaşadığı tahmin edilen halk ozanı, tam bir şıpsevdi olarak biliniyor! Döneminde yaşanan ekonomik sıkıntılar ve göçebe yörük hayatı onu seyahat etmeye iter.
Karadenizden Akdeniz'e Anadolu projesi kapsamında Fuat Saka ve Musa Eroğlu'yla aynı sahneyi paylaşan Sümer Ezgü, "Aslında 3-4 sene önce Akdeniz ve Karadeniz olarak Fuat Saka'yla bir projemiz vardı. Musa abi, yani Musa Eroğlu da bize katıldı çok mutlu olduk. Karadeniz ile Akdeniz'in ortak yanları var.
Mutlaka Dinlemeniz Gereken Karadeniz Türküleri 31/05/2015 Kazım Koyuncu, Resul Dindar, Ayşenur Kolivar başta olmak üzere dinlemeye doyamayacağınız müzisyenlerden Karadeniz türkülerini sizler için derledik.
Site De Rencontre Gratuit Dans Le Monde Entier. Her toplumun kendisine özgü kültürü, örfleri, adetleri, gelenekleri ve görenekleri vardır. Bu unsurlar ışığında toplumlar kendi kültürel değerlerini ve unsurlarını meydana getirirler böylece kendi kültürlerine ait yemekleri, sanat alanları, türküleri, oyunları, ahlak kuralları, örf ve adetleri meydana gelir. Toplumların örflerini, adetlerini, geleneklerini ve göreneklerini yansıtan en önemli unsurlardan birisi de türkülerdir. Peki türküler nasıl meydana gelir? Öncelikle toplumların sahip olduğu türküler anonim eserlerdir. Yani türküleri meydana getiren kişiler belli değildir ancak bu türküleri yazıya geçiren kişiler bellidir. Bu kişiler türkülerin oluştuğu zamanın üzerinden yıllar belki de asırlar geçtikten sonra bu türküleri kaleme aktarmışlardır. Türküler her konuda oluşturulabilmektedir. Türk kültürüne baktığımızda savaşlar, aşk, dostluk, aşk acısı gibi bir çok konuda türkü bulabilmek mümkündür. Örneğin; o dönemlerde birbirini seven ancak kavuşamayan kişiler çektikleri aşk acısından dolayı bir çok türkü oluşturmuşlardır. Yine Türk kültürüne baktığımızda savaşlarla ve kahramanlıklarla ilgili bir çok türkü yazılmıştır. Örneğin; Çanakkale Türküsü bunun en somut örneğidir. Çanakkale’de düşmana karşı dişe diş savaşan Türk askerleri içinde bulundukları durumu anlatmak için türkü oluşturmuşlardır. Görüldüğü gibi bu türküler yazıldığı zaman dilimi ile ilgili bir çok bilgiyi de bizlere vermektedir. Yine Çanakkale türküsünde de askerlerimizin yaşadığı zorlukları, acıları görmemiz mümkündür. Yaşanmış Gerçek Türkü Hikayeleri İçin Tıklayınız Türküler Nasıl Meydana Gelir Konulu Yazımız Hakkındaki Yorum ve Görüşlerinizi Aşağıdaki Yorum Alanından Hemen Bize Yazın.
Çehov’un Maksim Gorki’ye bir gün şöyle dediği anlatılır “Denizin üzerinde bir portakalın yüzdüğünü çok ayrıntılı betimlemişsiniz. Neden sadece denizin üzerinde bir portakal yüzüyordu’ demekle yetinmediniz?” Gorki’nin, ustası Çehov’un bu sorusunu nasıl yanıtladığı bilinmiyor. Fakat Çehov kendince haklı da olsa, Gorki konusunda bence haksızdı. Stepte Maksim Gorki’den okuduğum ilk kitaptır. Ortaokul yıllarımda, babamın kitaplığında bulup okuduğum kitaplardandı. Şimdi düşündüğümde, beni sonraki yıllarda öylesine etkileyen öykülerden Yemelyan Pilyay ya da Bir Kere Sonbahardandın o ilk okuyuşta pek de etkilenmemiş olduğumu anımsıyorum. Buna karşın, Makar Çudra, Arhip Dede ile Lenka, özellikle de Kocakarı İzergil üzerimde daha derin iz bırakmış; kitabın sanıyorum son öyküsü olan Stepte’de ise, öykünün kahramanlarından “asker”le “öğrenci” arasında girişteki diyaloglar ve “final’de yine askerle bu kez “anlatıcı” yazarın kendisi arasındaki diyalog aklımda yer etmişti Arkadaşım bir sigara sararken “Karnım da bir acıktı ki kardeşi” dedi. “Bugün ne yiyeceğiz, nerede, nasıl?” “Muamma!” Sözünü ettiğim kitap, Mustafa Nihat Özön çevirisi, elimin altında değil şu anda. Yukarıdaki diyalog, “muamma” sözcüğü dışında, benim Gorki çevirimdendir. Fakat bu “muamma” sözcüğü zihnime nedense çivi gibi çakılmıştı ve çok yıllar sonra aynı öyküyü dilimize çevirirken, “bilmece” sözcüğünü kullanmakta oldukça zorlandığımı anımsıyorum… * * * Maksim Gorki’nin sözünü ettiğim bu öykülerini, daha sonra Rusça asıllarından, 1960’lı yılların ortalarında, üniversitenin son yılı ve sonrasında okuma şansım oldu. Anton Çehov’un Maksim Gorki’ye bir gün şöyle dediği anlatılır “Denizin üzerinde bir portakalın yüzdüğünü çok ayrıntılı betimlemişsiniz. Neden sadece denizin üzerinde bir portakal yüzüyordu’ demekle yetinmediniz?” Gorki’nin, ustası Çehov’un bu sorusunu nasıl yanıtladığı bilinmiyor. Fakat Çehov kendince haklı da olsa, Gorki konusunda bence haksızdı. 1898’de, yazar otuz yaşındayken Eskizler ve Hikâyeler başlığı altında iki ciltte yayınlanan bu ilk ürünler toplamı, ona bir anda ülkesi Rusya’da, kısa süre içinde de dünya ölçüsünde ün kazandırmıştı ve bu bir rastlantı değildi. Maksim Gorki’nin ölümsüz yazarlar arasında yer almaya adım atışı bu ilk öyküleriyledir. Aralarından bir seçmeleri dilimize ilk kez Rusça asıllarından çevirip ve orijinalinden esinlenerek Yaşanmış Hikâyeler başlığı altında 1970 başlarında yayınladığım bu öyküler toplamı, doğrusunu söylemek gerekirse, Maksim Gorki’nin beni en çok etkilemiş, üzerimde en derin iz bırakmış ürünleridir… * ** Yaşanmış Hikâyeler, 70 başlarından bu yana birkaç kez yeni basımlar yaptı. Her basımda, kendi çeviri dilimde gerekebilecek düzeltmeleri yapmak ve basım öncesinde olası dizgi hatalarını düzeltmek için bu öyküleri yeniden okumam gerekiyor. Bundan başka, üniversitedeki derslerimde 20. yüzyıl Rus edebiyatını işlerken, Gorki’nin Yaşanmış Hikâyelerimden birinin çevirisini öğrencilerimle birlikte mutlaka yapıyoruz. Bütün bu yeniden okuyuşlarda Gorki beni yeniden etkiliyor. Başka hiçbir yazar için ve bu arada Gorki’nin öteki yapıtlarından herhangi bir başkası için aynı şeyi, kolayca ya da aynı ölçüde söyleyemem. Yaşanmış Hikâyelerin bu etkisi, büyüsü, nereden geliyor? Bence öncelikle, Çehov’un eleştirdiği bir üslup özelliğinden; doğa betimlerindeki ayrıntıcılıktan… Fakat Gorki’de bu ayrıntıcılık gereksiz bir yığıntı değil, çevreyle insan arasındaki yaşamsal bağın yansıtılması içindir. Yazarın yayımlanmış ilk öyküsü Makar Çudra’nın giriş paragrafını öylesine çok okumuştum ki, tıpkı bir şiir gibi, bugün bile aklımdadır… Bu paragrafın sadece ilk cümlesini ve ne yapayım ki ancak Türkçe çevirisini buraya alabiliyorum “Kıyıya çarpan dalgaların şıpırtısından ve kıyı fundalıklarının hışırtısından doğan düşündürücü ezgiyi bozkıra yayarak nemli, soğuk bir rüzgâr esiyordu denizden.” Bu cümle daha başka türlü kurulamaz ki! Gorki’nin bu ilk ürünlerinde doğa, insanın, yaşamın, ayrılmaz parçası, bileşenidir… * * * Ve ölümsüz hümanizm… Yıllar da geçse, sayısız kez de okusanız, her okuyuşta gözlerinizden yine de yaşlar akıtan, içinizde derin sarsıntılar yaratan duygu yoğunluğu… Yukarıda andıklarımın yanı sıra Boles, Malva, Çelkaş, Konovalov, Yirmi Altı Adam ve Bir Kız, Yol Arkadaşım… İnsanı insan yapan duyguların; özlemlerin, kederlerin, sevinçlerin, tutkuların, arayışların bir doku bütünlüğünde işlendiği; insan nedir, nasıl olmalıdır sorularının, bir an bile “didaktik” olmadan, sancılı aranışının ölümsüz öyküleri… Maksim Gorki günümüzde ve ülkemizde “moda” değil bugün. Oysa “hümanizm” modayla ilgili bir konu değildir ve onun gündemde olmayışı, gerçek anlamıyla insanın gündemde olmayışı demektir. Bu nedenle, Yaşanmış Hikâyelerim + 1 Kitap Yayınevi’nce ve özenle yapılan yeni bir basımını günümüzün genç okurunun elinde görmek, “çok satar” listelerinde Gorki’nin ölümsüz öyküler toplamından seçkilerin adına rastlamak beni bugünlerde en çok sevindiren şey olacak… Rus Edebiyatı Yazıları Maksim Gorki Üstüne Öznel Bir Yazı – Ataol Behramoğlu
A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z Yörelere göre türküler Türküler A Bre Sülüman Aga Yöre Kırklareli TRT Repertuar No 02667 Kaynak Kişi Faruk Yılmaz Derleyen TRT İstanbul Notaya Alan Yücel Paşmakçı türkü sözü türkü notası albüm A Buğdeyim Buğdeyim Yöre Kütahya / Domaniç TRT Repertuar No 03985 Kaynak Kişi İbrahim Bilgili Derleyen Talip Özkan türkü sözü albüm A Gız Senin Adın Dudu Yöre Afyon TRT Repertuar No 01345 Kaynak Kişi Abdullah Uluçelik Derleyen Muzaffer Sarısözen Notaya Alan Muzaffer Sarısözen türkü sözü türkü notası albüm A Gızım Sana Potin Alayım Mı Yöre Mersin / Silifke TRT Repertuar No 00141 Kaynak Kişi Folklor Ekibi Derleyen İstanbul Belediye Konservatuarı Notaya Alan Yücel Paşmakçı türkü sözü türkü notası albüm A Güzel Dolan Da Gel Yöre Erzurum TRT Repertuar No 01487 Kaynak Kişi Muharrem Akkuş Derleyen Yücel Paşmakçı Notaya Alan Yücel Paşmakçı türkü sözü türkü notası albüm A İstanbul Sen Bir Han Mısın Yöre Kütahya TRT Repertuar No 00163 Kaynak Kişi Hisarlı Ahmet Derleyen Mustafa Hisarlı Notaya Alan Mustafa Hisarlı türkü sözü türkü notası albüm A Kızım Sana Potin Alayım Mı Yöre Antalya / Elmalı TRT Repertuar No 03778 Kaynak Kişi Mehmet Görgülü Derleyen Cevat Uyanık türkü sözü albüm A Sevdiğim Pir Misin Yöre Manisa / Soma/Tarhala Köyü TRT Repertuar No 02546A Kaynak Kişi Yöre Ekibi Derleyen Nihat türkü sözü albüm A Sevdiğim Yakın Gel Tara Leyli Yöre Uşak / Eskisaray Köyü TRT Repertuar No 05044 Kaynak Kişi Cemal Ünlü Derleyen Mehmet Karadedeli türkü sözü albüm Aba Da Bir Kebe De Bir Giyene Yöre Çorum TRT Repertuar No 00497 Kaynak Kişi Sabite Taşkaya-İfakat Yaykar Derleyen Muzaffer Sarısözen Notaya Alan Muzaffer Sarısözen türkü sözü türkü notası albüm Abacılar İnişi Saatimin Gümüşü Yöre İzmir / Bergama TRT Repertuar No 00917 Kaynak Kişi İsmail Aloğlu-Hüseyin Ayalp Derleyen Muzaffer Sarısözen Notaya Alan Muzaffer Sarısözen türkü sözü türkü notası albüm Abalımın Cepkeni Abalı Zeybeği Yöre Aydın TRT Repertuar No 00941 Kaynak Kişi Nazmi İlyas-Ahmet Yamacı Derleyen Muzaffer Sarısözen Notaya Alan Muzaffer Sarısözen türkü sözü türkü notası albüm Abaz Zeybeği Yöre Denizli / Acıpayam TRT Repertuar No OH477 Kaynak Kişi Halil İbrahim Koç Derleyen Halil Yüreğilli Notaya Alan Halil Yüreğilli türkü notası albüm Abdal Olsam Şallar Giysem Ağnime Yöre Tokat / Zile TRT Repertuar No 01458 Kaynak Kişi Murtaza Kurt Derleyen Arif Meşhur Notaya Alan Arif Meşhur türkü sözü türkü notası albüm Abdurrahman Halayı Yöre Sivas TRT Repertuar No OH093 Kaynak Kişi Yöre Ekibi Derleyen Muzaffer Sarısözen Notaya Alan Muzaffer Sarısözen türkü notası albüm Abur Cubur Adam Aşık Mahzuni Şerif türkü sözü albüm Acem Kızı Yöre Kırşehir TRT Repertuar No 01398 Kaynak Kişi Çekiç Ali Derleyen Osman Özdenkçi Notaya Alan Osman Özdenkçi türkü sözü türkü notası albüm Acem Ülkesinde Eyleşdim Galdım Yöre Erzurum TRT Repertuar No 01370 Kaynak Kişi Muharrem Akkuş-Arif Sağ Derleyen Yücel Paşmakçı Notaya Alan Yücel Paşmakçı türkü sözü türkü notası albüm Acep Bir Karuban Hane Bu Dünya Yöre Erzurum TRT Repertuar No 03240 Kaynak Kişi Abdurrahman Demir Derleyen Mehmet Çalmaşır türkü sözü albüm Acı Biberim Acı Yöre Balıkesir / Bandırma TRT Repertuar No 01417 Kaynak Kişi Kemal Karasüleymanoğlu Derleyen Ahmet Yamacı Notaya Alan Ahmet Yamacı türkü sözü türkü notası albüm Acı Ölüm Sıddık Doğan Notaya Alan Ünal Günsay türkü sözü türkü notası albüm Acılar İçimde Kaldı Lütfü Gültekin türkü sözü albüm Acılarım Hiç Dinmiyor Şu Gönlümün Sultanı Olsan Söz Gülşen Koçer Müzik Kenan Çallı türkü sözü albüm Aç Kapıyı Ben Geldim Yöre Karabük / Safranbolu TRT Repertuar No 00510 Kaynak Kişi Mistan Kürkçü Derleyen Muzaffer Sarısözen Notaya Alan Muzaffer Sarısözen türkü sözü türkü notası albüm Açar Burcu Burcu Kokar Bizim Bahçenin Gülleri Pir Perişah türkü sözü albüm Sayfalar 1 [2] [3] [4] [5] [6] [7] [8] [9] [10] [11] [12] [13] [14] [15] [16] [17] [18] [19] [20] [21] [22] [23] [24] [25] [26] [27] A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z Yörelere göre türküler
Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Çocuk Eğitimi > Çocuk Şarkıları, Şarkı Sözleri, Okul Şarkıları KARADENİZ TÜRKÜSÜ ŞARKISI ÇOCUK ŞARKILARI, ŞARKI SÖZLERİ, OKUL ŞARKILARI Dağlar gibi dalgaları Ben aşarım aşarım Takamın içerisinde Saray gibi yaşarım Yağmur yağıyor yağmurda Başıma tane tane Karadeniz uşağı da Dünyalarda bir tane Ben kemençe çalamam da Dayım darılır bana Bir horon havası vur da Kurban olayım sana “ÇOCUK ŞARKILARI, ŞARKI SÖZLERİ ” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN >>>TIKLAYIN>>TIKLAYIN>>TIKLAYINYorumu uyyyy çok güzel da bu şarki trabzonda çok söyleni uşaklar ->Yazan ilix..>>>YORUM YAZ<<<
"Zulmetme Karadeniz, dağlama yüreğimi. Almak öyle kolay mı, bu candan nefesimi?.." Ayşenur Kolivar'ın Zulmetme Karadeniz'i haftalardır aklınızdan çıkmıyorsa o zaman kulübümüze hoş geldiniz. Ya da en neşeli anlarınızda "Gizli sevda çekenun da gözlerinden bellidur" diyerek kendinizi Koliva'nın seslendirdiği Kara Sevda'yı mırıldanırken buluyorsanız da aynı kulüpte yerinizi hazır. atv'de yayınlanan Sen Anlat Karadeniz dizisi her bölümde hikayeye eşlik eden birbirinden güzel Karadeniz türkülerini dinleyicilerle buluşturuyor. Elbette yeni bir keşif değil Karadeniz müziği ama son haftalarda gördüğü ilgide dizinin etkisi büyük. Dizide Derenin Balıkları ve Çayeli'nde Öteye gibi dillere dolanmış anonim türküler de var, söz ve bestesi Fuat Saka, Behçet Gülas gibi değerli müzisyenlere ait olan eserler de... Ve o şarkılara sesleriyle hayat verenler... İlk bölümde Rizeli müzisyen Gülas'ın Kül Oldum adlı parçasını, dizide Asiye rolünde izlediğimiz Öykü Gürman'dan dinledik. Aslen Trabzonlu olan Gürman, ilerleyen bölümlerde bu kez Tarık İhtiyar'ın Oy Beni Vurun Vurun'u ile izleyenlere duygulu anlar yaşattı. Karadeniz çok değerli müzisyenlerin yetiştiği bir bölge. Bu müzisyenler sadece kültürlerine sahip çıkıp yaşatmakla yetinmiyor, yaptıkları çalışmalarla zenginleşmesini de sağlıyorlar. İkinci bölümde 2013'te yayınladığı Santa albümünde yer alan Yaban Eller'i söyleyen Apolas Lermi işte tam da böyle bir isim. Trabzon doğumlu müzisyen ilk albümü Kalandar'ı 2011 yılında çıkardı. Lermi geçmiş dönemde yaşamış Karadenizli ozanlarla ilgili yaptığı araştırmalarla biliniyor. Müzisyen kendi tarzı ile geleneksel türküleri seslendirirken otantik Karadeniz müziğinin de yaşamasını sağlıyor. MÜZİĞİN BEKÇİLERİ Koliva grubu üyeleri de kendilerini doğdukları toprakların yani Karadeniz'in kültür bekçileri olarak görüyor. Zaten koliva da kelime olarak Karadeniz'in doğusunda yer alan Hemşin ve Laz köylerinde dört ayak üzerine inşa edilen küçük avcı barınağı demek. Koliva müzik yaparken tulum ve kemençe gibi yöresel enstrümanları önplana çıkarıyor. Konserlerinde Türkçe, Lazca, Hemşince, Rumca ve Megrelce şarkılara yer vererek Karadeniz'de konuşulan dillerin yaşamasına da katkı sağlıyorlar. Koliva üyeleri "Karadeniz müziği bizim hayatımızın bir yerinde değil, bizim hayatımızın ta kendisidir" diyorlar. DOĞADAN ÜCRETSİZ KONSER Karadeniz müziği sadece bölgede değil, Türkiye'nin her yerinde dinleniyor ve seviliyor. Koliva bu durumu şöyle açıklıyor "Biz bunu aşka bağlıyoruz. Biraz da Karadeniz'in içerisindeki o tempoya, tulumun ve kemençenin vermiş olduğu coşku hissine tabii ki. Karadeniz'de sevdalar hep uç noktalarda yaşanırmış dedelerimizin anlattıklarına göre. Sevda üzerine öyle yaşanmış hikayeler ve destanlar var ki Leyla ve Mecnun, Aslı ile Kerem hikayelerini aratmayacak türden emin olun. Karadeniz şarkılarının temelini de bu sevda hikayeleri ve yaşanmışlıklar oluşturduğundan ve Karadeniz insanının o sürekli yağmurlarda yıkanmış olmasından kaynaklandığını düşündüğümüz saflık ve samimiyet kokan duruşundan bugün Karadeniz müziği tüm Türkiye'nin bağrına bastığı bir müzik tarzı olmuş." Koliva üyelerine göre Karadeniz insanı farkında olmadan müziğin tam ortasına doğuyor. Müzikle ilişkisini de günlük yaşamı şekillendiriyor "Karadeniz'de doğmuş ve orada büyümüşseniz insanların çay tarlalarında tempo ile nasıl çay topladıklarını çok iyi bilirsiniz. Ormanların içerisinden gelen ve müziğin asıl kaynağı olan sesleri hiç söylemiyoruz bile. Ağaç çıtırdamaları, rüzgarın yapraklara her vurduğunda çıkardığı o ürkütücü uğultu, derelerin özgürce aktığı şelalelerin gürültüsü... Böylesine büyük bir orkestrayı tüm servetinizi bağışlasanız dahi dünyanın hiçbir yerinde dinleyemezsiniz. Doğayı, insanları ve hayvanları seviyorsanız eğer Karadeniz'in dağlarında, yaylalarında ve vadilerinde bu konserleri zaman kısıtlaması olmadan ücretsiz dinleyebilirsiniz."
karadeniz türküleri ve yaşanmış hikayeleri