karadutum çatal karam çingenem hikayesi

Karadutum, çatal karam, çingenem Nar tanem, nur tanem, bir tanem Agaç isem dalımsın salkım saçak Petek isem balımsın a gülüm Günahımsın, vebalimsin. Dili mercan, dizi mercan, dişi Bedri Rahmi'nin 'Karadutum, çatal karam, çingenem' dizelerine ilham kaynağı olan heykeltıraş Mari Gerekmezyan, öğretmenlik yaptığı okulda sergiyle anılıyor Bedri Rahmi'nin 'kara dutu BedriRahmi Eyüboğlu ve Sıra Dışı Bir Aşk Hikayesi. 2021-02-28T22:03:27+03:00 Yayınland "Karadutum, çatal karam, çingenem Nar tanem, nur tanem, bir Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam Sensiz bana canım dünya haram olsun. Bedri Rahmi Eyüboğlu. 1949’da bir gün İstanbul Büyük Kulüp’teki bir toplantıda, davetliler Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan bir şiir okumasını istediler. Eyüboğlu ayağa kalktı ve Karadut’u okumaya başladı: “Karadutum, çatal karam, çingenem/ “Karadutum, çatal karam, çingenem Nar tanem, nur tanem, bir tanem Ağaç isem dalımsın salkım saçak Petek isem balımsın ağulum Günahımsın, vebalimsin. Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan Yoluna bir can koyduğum Gökte ararken yerde bulduğum Karadutum, çatal karam, çingenem Daha nem olacaktın bir tanem Gülen ayvam Site De Rencontre Gratuit Dans Le Monde Entier. İşte yine yaptım Her on yılda bir Böyle bir tane beceririm Bir tür ayaklı mucize, tenim Bir Nazi lamba siperliği kadar parlak, Sağ ayağım Tüy kadar hafif Yüzüm ifadesiz, incecik Yahudi kumaşından. Çözün kundağı Ah, sevgili düşmanım. Korkutuyor muyum? - Burnu, göz bebekleri, 32 dişi yerli yerinde mi? Acı nefesi Ertesi gün yok olacak. Yakında, çok yakında Vahim bir öldür gücü Evimde, etimde olacak Ve ben işte gülümseyen bir kadın. Daha sadece otuzunda. Ve kedi gibi dokuz canlıyım. Bu Üçüncü Sefer. Ne lüzumsuzluk On yılda bir imha. Bu ne çok iplik. Çekirdek yiyen kalabalık İtişir içeri görmek için Ellerimi ayaklarımı çözmelerini - Muhteşem soyunmalar. Baylar, bayanlar Bunlar ellerim benim, Bunlar dizlerim. Bir deri bir kemik olabilirim, farketmez, Ben de onlardandım, tek tip kadın işte İlk seferinde on yaşındaydım. Kazaydı. İkinci seferinde istedim Bitirip gitmeyi ve hiç daha dönmemeyi. Üstüstüme kapaklandım. Tıpkı bir midye gibi. Tekrar tekrar bağırmaları gerekti çağırmaları Ve üstümden ayıklamaları inci gibi parlak yapışkan Solucanları Ölmek Bir sanattır, herşey gibi. Özellikle iyi yaparım. Bir ölürüm ki, cehennemden gelir gibi olurum. Bir ölürüm ki, adeta hakikaten olurum. Sanki gider gibi bir davete. Bunu yapmak çok kolay bir hücrede Ölmek ve kımıldamamak Ölüyü oynadığım tiyatroda sıranın gelmesi gibi Güneşli bir günde geri gel Aynı yere, aynı yüze, zalim Eğlenen çığrışlara 'Mucize!' İşte bu yere yıkar beni. Ama bir bedeli var. Yara izlerime bakmanın, bir bedeli var. Kalbimi dinlemenin - Hakikaten çalışıyor. Bir bedeli var, çok büyük bir bedeli var. Bir sözün, veya bir dokunuşun. Ya da biraz kanımı akıtmanın. Bir tutam saçımın veya elbisemden bir parçanın. Eee, Herr Doktor. Eee, Herr Düşman. Sizin eserinizim ben, Paha biçilmez, Altın topu bebeğinizim Bir çığlığa eriyen Dönüyorum ve yanıyorum. Gösterdiğiniz alakaya aldırmadığımı sanmayın. Kül, kül - Külü eşele bak. Etten kemikten eser yok- Bir kalıp sabun Bir nişan yüzüğü Altın bir diş. Herr Tanrı, Herr Şeytan Savulun Savulun. Küllerin arasından Doğrulurum kızıl saçlarımla Ve çıtır çıtır adam yerim. Sylvia PLATH Uzun yıllar Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun eşi ve çocuğunun annesi Eren’e olan aşkı konuşuldu. Ta ki Bedri Rahmi’nin Mari Gerekmezyan ile yaşadığı tutkulu yasak aşkın hikayesi ortaya çıkana kadar. Öyle ki ona Karadutum şiirini yazdıracak, paha biçilmez tablolarını sattıracak kadar büyük, birkaç yılla sınırlı kalacak kadar kısa ve hüzünlü bir aşk… Bedri Rahmi Eyüboğlu ile Mari Gerekmezyan arasındaki yasak aşkın hikayesi 1940’ların başları. Evli ve yeni çocuk sahibi olmuş olan Bedri Rahmi Eyüboğlu Güzel Sanatlar Akademisi’nde asistanlık yapmaktadır. O sırada heykel bölümüne misafir bir öğrenci gelir. Esmer bir Ermeni kızı Mari Gerekmezyan. İkili arasında filizlenen yasak aşk sanat ile beslenir ve ortaya büst, tablo ve şiir gibi sanat eserleri çıkar. Mari, Bedri Rahmi’nin büstünü yapar. Bedri Rahmi ise Mari’ye portreler çizer ve şiirler yazar. Karadutum Bedri Rahmi Eyüboğlu, en bilindik şiirlerinden biri olan Karadutum’u da zannedildiği gibi eşi için değil Mari için yazmıştır Karadutum, çatalkaram, çingenem, Daha nem olacaktın bir tanem, Gülen ayvam, ağlayan narımsın. Kadınım, kısrağım, karımsın… Geride kalan sanat eserleri ve sonradan ortaya çıkan mektuplar ile ölümsüzleşen bu fırtınalı yasak aşk kısa sürer. Çünkü Mari, dönemin öldürücü hastalığı tüberküloza yakalanır. Tedavi görecek parası da bulunmamaktadır. Üstüne üstlük Mari ardı ardına önemli eserler üretmiş olmasına rağmen yaşadığı yasak aşk ve Ermeni oluşu nedeni ile ailesi, sanat çevresi ve toplum tarafından dışlanıp yok sayılmıştır. Bedri Rahmi ise elinden ne gelirse yapmaya çalışır. Paha biçilmez tablolarını haraç mezat satıp Mari’nin ilaçlarını alır. Ancak Mari 1947 yılında henüz 34 yaşında iken hayata gözlerini yumar. Mari kısacık hayatına kocaman bir aşk sığdırmayı başarmış olsa da, o kısa hayatı evli, çocuklu ve üstüne üstlük tanınmış bir adamın hayatında ikinci kadın olmanın yarattığı ezginlik ile sürdürmek zorunda kaldı. Uğradığı etnik ve sanatsal dışlanma da cabası oldu. Ardında bıraktığı eserlere hak ettikleri değerler gösterilmedi. Adına anılması gereken listelerde yer verilmedi. Belki Bedri Rahmi’nin ününden ötürü geride bıraktığı mektupla bulunmasa, bugün adı bile bilinmeyecek ve zikredilmeyecekti. Mari Gerekmezyan için başta bir ihanetin parçası olması nedeni ile olumsuz şeyler de söylenebilir. Ancak ne yaptıysa aşkı için yaptığını da unutmamak gerekir. Hele ki bir aşk üzerinden geçen 70 senenin ardından hala konuşulabiliyorsa… Mustafa Kemal ve Eleni Manastır’da büyük ve yasaklı bir aşk hikayesi KARADUTKaradutum, çatal karam, çingenemNar tanem, nur tanem, bir tanemAgaç isem dalımsın salkım saçakPetek isem balımsın a gülümGünahımsın, mercan, dizi mercan, dişi mercanYoluna bir can koyduğum Gökte ararken yerde bulduğum Karadutum, çatal karam, çingenem Daha nem olacaktın bir tanem Gülen ayvam, ağlayan narımsın Kadınım, kısrağım, paketlerine resmini çizdiğim Körpe fidanlara adını yazdığım Karam, karam Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam Sıla kokar, arzu tüterIlgıt ılgıt buram buram. Ben beyzade, kişizade, Her türlü dertten topyekün azade Hani şu ekmeği elden suyu dururken yorulan Kibrit çöpü gibi kırılanYalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan Artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşumN’etmiş, n’eylemiş, n’olmuşum Cömert ırmaklar gibi gürül gürül Bahtın karışmış bahtıma çok şükür. Yunmuş, yıkanmış adam karamKaşı karam, gözü karam, bahtı karamSensiz bana canım dünya haram kırık bir aşk öyküsü taşıyan bu şiir, Bedri Rahmi Eyüoğlu’nun yasak aşkı Mari Gerekmezyan’a yazdığı satırlar. Esmer güzeli sevgilisine Karadutum, Çatal Karam, Çingenem diye seslenen Bedri Rahmi, dillere düşen aşklarının geride kalan İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi-Heykel Bölümüne misafir öğrenci olarak gelen Mari Gerekmezyan heykeltıraştı. O dönemde akademide asistanlık yapan ünlü ressam ve yazar Bedri Rahmi E. tanıştı. Birbirlerine delice tutulan iki aşık, sanatla ördükleri sevdalarını birbirlerine lanse etmekten sevdiği adamın büstünü yaparken, sevdiği adam ise bu aşka şiirleri ve tablolarıyla karşılık veriyordu. Tüm İstanbul bu aşktan haberdar olurken, Bedri Rahmi’nin evli olduğu eşi Eren hanımda sessiz kalarak kocasının ona dönmesini bekliyordu. Bedri Rahmi Mari ile tanışmadan çok kısa bir süre önce eşi Eren Hanımdan bir oğlu asıllı olan Mari, ailesi ve toplumdan bu aşk uğruna dışlanıp aforoz edilirken, her zorluğa göğüs gererek günler ve aylarca sevdiği adamın yanında olmayı kara, gözü kara Mari’nin ne yazık ki bahtı da karaydı. Depdebeli aşklarını hiç hesapta olmayan bir felaket sonlandıracak, ayrılmalarına sebep tüberkülozdu, iyileşmesini sağlayacak olan antibiyotik dönemin şartları yüzünden temin edilemiyordu. Yıl 1947'ydı dünya savaşı sonrası ilaç fiyatları çok yüksekti. Bedri Rahmi tablolarını yüksek fiyatlara satarak sevdiği kadını Mari’yi yaşatmak için uğraşıyor, ölüme direnmesini istiyordu. Ne yazık ki çabaları boşa giden ressamın karadutu, Mari Gerekmezyan aynı yıl içinde İstanbul Alman Hastanesinde gözlerini hayata kaybını kaldıramayan Bedri Rahmi sanattan uzaklaşırken kendisini alkole ve kadehlere verdi. Onu bu sarsılmaz acıdan kurtaran ise eşi Eren Hanım oldu. Dağıttıklarını toparlayan, yeniden yaşama tutunması için uğraşan Eren Hanım sonunda Bedri Rahmi’ye sirayet eden yastan sonra 1949'da İstanbul Büyük Kulüpte toplanan insanlar tarafından şiir okuması istenen Bedri Rahmi, yanında eşi olmasına rağmen Karadut’u okudu. Gözlerinden yaşlar akarken, sesi titrerken okuduğu bu şiiri dinleyenlerin hepsi şiirin kime yazıldığını Eyüpoğlu’da biliyordu. Ve sessizce kocasının o kadın için akan gözyaşlarına, safi aşk dolu sözlerine katlanıyordu. O gecenin devamında bir süreliğine Paris’e yaşamaya giden Eren hanım, eşine mektup yazarken şu satırları kaleme almıştı.“Canuşkam,Kulüpte bir gece, şiir okumuştun, hani! Hatırladın mı? Gözlerinden, birden yaşlar döküldüğünü görünce içimin karardığını hissetmiştim. Sesin, nasıl titremişti. Hey! Bütün bunları hatırlıyor musun? Sanki böğrüme, kızgın bir ütü yapışmış gibi olmuştum. O gece… Senin seneler sonra bile olsa yanıp tutuştuğunu anlamıştım! Bedri’nin ruhuna, insan üstü bir gücün acıyıp, ona güç vermesi için dua etmiştim. Ruhunun çektiği acıları Allah dindirsin. Allah sana resim yapma sevinci versin ve bizim yanımızda yaşamaktan, mutluluk duyabilmeni nihayet kabul bulan Eren hanım, sabırla beklediği eşi ona geri dönene kadar bekledi. Oğlu ve karısının yanına dönen Bedri Rahmi Eyüpoğlu 1974'de vefat edene kadar ailesi ile mutlu bir ömür yaşadı…Facebook Twitter Instagram Slack Kodcular Editör Sponsor Bu benim için özel ve çok sevdiğim bir şiir, ama öyküyü ilk defa okudum ve büyük hayal kırıklığı yaratan diğer şairler mezarlığına bir isim daha ekledim kendi kalbimde, yorum yapacak değilim hayat, olmaz ben yapmam dediğimiz ne varsa sınar ve bazen de yaşatır bilirim ama, irade denen, başkasının hayatını kendinden önce düşünmek denen de bişey var, ya da kendi hayatını seçmek hakkı herkesin ama bir yol ayrımı vardır ki biri bitmeden diğerine sapamazsın! Saptığın yol çıkmaza girince eskisine de dönemezsin, ama buna izin verene de zerre saygı duymadığımı belirtmeden geçemeyeceğim. Herşeyden ötedir onur bir kadın için. Evlada bırakılacak en büyük mirasta budur. Neyse kelime zayi etmek istemiyorum şu anda..Şiir hala çok güzel, hepsi bu. Yasak aşklardan çıkmış zaten tüm güzel dizeler anlaşılan ne acı ki. .... 1949’da bir gün İstanbul Büyük Kulüp’teki bir toplantıda, davetliler Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan bir şiir okumasını istediler. Eyüboğlu ayağa kalktı ve Karadut’u okumaya başladı “Karadutum, çatal karam, çingenemDaha nem olacaktın bir tanemGülen ayvam, ağlayan narımsınKadınım, kısrağım, karımsın”… Bedri Rahmi, şiiri okurken aniden gözlerinden yaşlar herkes niye ağladığını anlamıştı; tabii herkesten çok, hemen yanı başındaki karısı Eren Eyüboğlu. Çünkü şiirde “kadınım, kısrağım, karımsın” dediği kadın, karısı şiiri 3 yıl önce, bir başka kadın için yazmıştı Mari Gerekmezyan…“Kara saplı bıçak gibi”Mari, Bedri Rahmi’nin asistanlık yaptığı Güzel Sanatlar Akademisi’nin heykel bölümüne misafir öğrenci olarak gelmişti. O dönem askerliğini yapmakta olan şair – ressamın sinesine, “kara saplı bir bıçak gibi” saplanmıştı. Mari, Bedri Rahmi’nin bir büstünü yapmıştı. Bedri Rahmi bu büstü, Mari’nin çeşit çeşit portresiyle ve ona yazılmış şiirlerle yanıtlamıştı. Artık aşklarından bütün İstanbul haberdardı. Bedri Rahmi, sanatında tam bir patlama yaşıyor, Eren Eyüboğlu ise sabırla eşinin kendisine dönmesini bekliyordu.!?“Karadut”, 1946’da menenjit tüberküloz kaptı. İyileşebilmesi için antibiyotik lazımdı. Savaş yeni bitmişti ve ilaç ateş pahasıydı. Bedri Rahmi, genç sevgilisine ilaç alabilmek için tablolarını elden çıkarmaya başladı. Ancak bu çabalar da sonuç vermedi ve o yıl İstanbul Alman Hastanesi’nden Mari Gerekmezyan’ın ölüm haberi geldi. Bedri Rahmi yıkılmıştı. Sevgilisini sonsuzluğa uğurladıktan sonra keder içinde eve döndüğünde kendisini teselli eden, yine eşi Eren olacaktı. O dönem içkiye başladı ünlü şair…Aşağıdaki şiir, o dönemin ürünüdür “Türküler bittiHalaylar durduHoronlar durduHüzün geldi baş köşeye kurulduYoruldu yüreğim, yoruldu.....” Eren Eyüboğlu, eşinin bu zor dönemi atlatmasına yardımcı yeniden sanatıyla buluşturmak için çabaladı. Başardığını sanıyordu. Ta ki Büyük Kulüp’teki o geceye kadar…“Karadut”u okurken, Bedri Rahmi’nin yanaklarından süzülen gözyaşları, sevda yarasının hâlâ kapanmadığının kanıtıydı. Bunun üzerine Eren, bir süre Paris’te yaşamaya karar verdi. Oradan eşine yazdığı bir mektupta “o gece”yi hatırlattı 4 Ocak 1950 – PARiS“Canuşkam,Kulüpte bir gece, şiir okumuştun, hani! Hatırladın mı? Gözlerinden, birden yaşlar döküldüğünü görünce içimin karardığını hissetmiştim. Sesin, nasıl Bütün bunları hatırlıyor musun? Sanki böğrüme, kızgın bir ütü yapmışmış gibi olmuştum. O gece… Senin seneler sonra bile olsa yanıp tutuştuğunu anlamıştım! Bedri’nin ruhuna, insan üstü bir gücün acıyıp, ona güç vermesi için dua etmiştim. Ruhunun çektiği acıları Allah dindirsin. Allah sana resim yapma sevinci versin ve bizim yanımızda yaşamaktan, mutluluk duyabilmeni Buna katlandımsa, bu dualar işe Rahmi, 11 yaşındaki oğluyla eşine döndü. 1974’teki ölümüne kadar geçen çeyrek asrı, aynı evde çalışıp üreterek, diz dize birlikte tükettiler. Öldüğü gün, eşi Eren cenazeden dönüşte, 35 yaşına gelmiş oğlunu karşısına oturttu. “Babanı uğurladık” dedi, “Ama şunu bilmeni istiyorum ki, ona çok kırıldım. Yaşadığı ilişkiyi unutmadım. Hiçbir kadın aşağılanmayı kabul etmez. Buna katlandımsa, bil ki, sadece senin hayatın kararmasın diyedir.” ? bahaneye gel. neyse. Karadutum, çatal karam, çingenem Nar tanem, nur tanem, bir tanem Ağaç isem dalımsın salkım saçak Petek isem balımsın ağulum Günahımsın, vebalimsin. Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan Yoluna bir can koyduğum Gökte ararken yerde bulduğum Karadutum, çatal karam, çingenem Daha nem olacaktın bir tanem Gülen ayvam, ağlayan narımsın Kadınım, kısrağım, karımsın. Sigara paketlerine resmini çizdiğim Körpe fidanlara adını yazdığım Karam, karam Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam Sıla kokar, arzu tüter Ilgıt ılgıt buram buram. Ben beyzade, kişizade, Her türlü dertten topyekün azade Hani şu ekmeği elden suyu gölden. Durup dururken yorulan Kibrit çöpü gibi kırılan Yalnız sanat çıkmazlarında başını kaşıyan Artık otlar göstermelik atlar gibi bedava yaşayan Sen benim mihnet içinde yanmış kavrulmuşum Netmiş, neylemiş, nolmuşum Cömert ırmaklar gibi gürül gürül Bahtın karışmış bahtıma çok şükür. Yunmuş, yıkanmış adam olmuşum Karam, karam Kaşı karam, gözü karam, bahtı karam Sensiz bana canım dünya haram olsun. Karadutu, çatalkarası, çingenesi… Bedri Rahmi, Karadut için kullandığı “çatalkaram” deyimini Çorum'da 3, 2017İçindekiler1 Çatal Karam Çingenem kime yazıldı?2 Karadut şiirinin yazarı kimdir?3 Karadut şiiri ne zaman yazıldı?4 Karadut kimin eseri türü?5 Annemin Mezarında şiiri kimin?6 Bedri Rahmi Eyüboğlu hangi topluluğa aittir?7 Bedri Rahmi Eyüboğlu kimdir kısaca özeti?8 Öğretmen şair kimdir?Çatal Karam Çingenem kime yazıldı?Ardında kırık bir aşk öyküsü taşıyan bu şiir, Bedri Rahmi Eyüoğlu'nun yasak aşkı Mari Gerekmezyan'a yazdığı satırlar. Esmer güzeli sevgilisine Karadutum, Çatal Karam, Çingenem diye seslenen Bedri Rahmi, dillere düşen aşklarının geride kalan şiirinin yazarı kimdir?Bedri Rahmi Eyüboğlu Karadut Şiiri – Bedri Rahmi şiiri ne zaman yazıldı?Eren'e sevgisi, aşkı zerre kadar eksilmemiştir, ama Bedri Rahmi'nin duygu ve düşüncelerinde “Talaslı Kız” vardır artık. Ve “Karadutum, çatal karam, çingenem” diye başlayan “Karadut”, “Sene 1950, Mevsim Sonbahar” şiirlerini “Talaslı Kız” için yazacaktır. “Talaslı Kız” ise Bedri Rahmi'nin büstünü kimin eseri türü?Yıl 1949…Annemin Mezarında şiiri kimin?Annemin Mezarında Şiiri – Vecdi Rahmi Eyüboğlu hangi topluluğa aittir?Bedri Rahmi Eyüboğlu d grubu kategorisinde yer alan ressamlardan bir tanesidir. Ressamlıktan daha fazla şairliği ile bilinmektedir. Deneme ve gezi türleri ile eserlerini ortaya koyan Bedri Rahmi Eyüboğlu halk kültürünü de benimsemiştir. Halk edebiyatında da masal ve şiir alanında eserlerini ortaya Rahmi Eyüboğlu kimdir kısaca özeti?Bedri Rahmi Eyüboğlu 21 Nisan 1975 doğumlu Türk ressam, yazar ve aynı zamanda da şairdir. Paris şehrinde aldığı resim eğitimi ile birlikte Güzel Sanatlar akademisinde de ders veren yazar ve ressamdır. Bedri Rahmi Eyüboğlu 1911 yılında Giresun'un Görele ilçesinde dünyaya şair kimdir?Orhan Şaik Gökyay 16 Temmuz 1902, İnebolu – 2 Aralık 1994, Türk edebiyat tarihi ve dil araştırmacısı, şair, öğretmen. Bu Vatan Kimin? “Bu Vatan Kimin” şiiri ile hafızalarda yer etmiş vatansever bir şairdir.

karadutum çatal karam çingenem hikayesi