karar defteri ile daire satışı

1Arsanın piyasa fiyatlarından satışı ve bedelinin üyelerimize eşit olarak dağıtılması, 2.İnşaat ve imalat giderleri üylerimiz tarafından karşılanacak olan. (her bir üyemize tahmini bürüt 60-m2 olacak) 2+1 büyüklüğünde daire yaptırılması. 3.İnşaat ve imalat giderleri kat karşılığı olarak müteahhitçe AdaletBakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü . Hukuki Gerekçelendirme ve Karar Yazımı ve İdari Yargı İçtihadı ile İlgili AİHM ve AYM Kararları Eğitimi (5. Lokasyonuna göre Franchise girişimciyle birlikte yer tespiti yapılıp karar verilir franchise sahibi işe başlarken yaptığı bir kurulum maliyeti bulunur. Franchise ofisleri 45 m2 ile 150 m2 büyüklüğü arasında değişmektedir. Adı geçen bu defter, karar defteridir. Yöneticinin tutmak zorunda olduğu defterler, KMK’nın 32. ve 41. maddelerinde belirtilmiştir. Yönetici, 1’den başlayıp sırayla giden sayfa numaraları taşıyan, her sayfası noter mührü ile tasdikli olan bir karar defteri ve denetim defteri tutmakla yükümlüdür. Tutulankarar defterinin şayet sonuna gelinip kayıt tutma alanı biterse, yeni bir apartman karar defteri ile kayıt tutma işlemine başlamadan önce, önceki defterin kapatılması gerekmektedir. Bu kapatma işlemi noter onayı ile deftere bir daha karar işlenemeyeceğine dair tasdik alınarak yapılmaktadır. Site De Rencontre Gratuit Dans Le Monde Entier. Envanter Defteri ve Defteri Kebiri İnceleme Danıştay Kararı Danıştay Üçüncü Daire Başkanlığı Kararı 26 Kasım 2011 Tarihli Resmi Gazete Sayı 28124 Danıştay Üçüncü Daire Başkanlığından Esas No 2011/1610 Karar No 2011/5355 Kanun Yararına Temyiz Eden Danıştay Karşı Taraf Vergi Dairesi defter ve belgelerin hiç tutulmaması halinin 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 352’nci maddesi uyarınca I’inci derece usulsüzlük cezasını gerektirmesi karşısında; TÜRK MİLLETİ 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 172’nci maddesinde, bu Kanun esaslarına göre defter tutmaya mecbur olan gerçek ve tüzel kişiler; tuttukları defterleri ilgili bulundukları yılı takibeden takvim yılı başından itibaren beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecbur oldukları, 256’ncı maddede yer alan zorunluluklara uymayanlara özel usulsüzlük cezası kesilmesi bu koşullar bulunmadıkça özel usulsüzlük cezası kesilmesini gerektiren ibraz etmeme eyleminin işlenip tamamlanmasından söz İlgili Kanun Yararına Temyiz Eden Danıştay Başsavcısı Davacı …………… …İnşaat Nakliye İmalat Taahhüt Pazarlama İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi Vekili Av. Hülya …………. – Reşatbey Mah. -Seyhan-ADANA Karşı Taraf Vergi Dairesi Başkanlığı-ADANA İstemin Özeti Davacı şirketin 2008 yılına ait envanter defteri ve defteri kebiri incelemeye ibraz etmemesi nedeniyle 213 sayılı Vergi Usul Kanununun Mükerrer 355’inci maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezasını; yasal defterlerin incelemeye ibraz edilmemesi nedeniyle özel usulsüzlük cezası kesilebilmesi, usulüne uygun olarak tasdik ettirilip tutulan defterlerin varlığı halinde mümkün olup, 2008 yılı nda envanter defteri ve defteri kebir tuttuğuna dair hakkında bir tespit bulunmayan davacı şirket adına defter tutmama eylemi için birinci derece usulsüzlük cezası kesilmesi gerekirken, özel usulsüzlük cezası kesilmesinde yasaya uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle kaldıran Adana 2. Vergi Mahkemesinin gün ve E2009/1190, K2010/56 sayılı kararına karşı davalı idare tarafından yapılan itirazı kısmen kabul ederek, muhafaza süresi içinde olmak üzere inceleme elemanınca yapılan tebligata rağmen yasal defter ve belgelerin mazeretsiz olarak ibraz edilmemesi halinde özel usulsüzlük cezası kesilebileceği, vergi mahkemesinin ibraz edilmeyen defterlerin hiç tutulmamış olması halinde usulsüzlük cezası kesilmesi gerektiği yolundaki yargısı, defterlerini tutan mükelleflerin aynı eylem nedeniyle daha ağır ceza ile karşı karşıya kalmasına yol açacağından, hakkaniyete uygun düşmediği, bu durumda ibraz yükümlülüğünün yerine getirilmemesi halinde özel usulsüzlük cezası kesileceğinin duyurulduğu yazılı bildirime karşın verilen sürede ilgili defterlerini incelemeye ibraz etmeyen davacı adına özel usulsüzlük cezası kesilmesinde yasaya aykırılık bulunmadığı ancak, cezanın 5904 sayılı Yasa ile belirlenen TL ceza miktarını aşan kısmın kaldırılmasını n hukuka uygun düşeceği gerekçesiyle cezanın TL’ ya isabet eden kısmını kaldıran, bu miktarı aşan kısmı yönünden itirazı reddeden Adana Bölge İdare Mahkemesinin gün ve E2010/1667, K2010/1941 sayılı kararının; 213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Defter Tutma” başlıklı İkinci Kısmında yer alan 171’inci maddesinde mükelleflerin, bu Kanuna göre tutacakları defterleri, vergi uygulaması bakımından, maddede sayılan maksatları sağlayacak şekilde tutacaklarının hükme bağlandığı, aynı Kanunun 253’üncü maddesi ile de tutulan defterlerin muhafaza edilmesi mecburiyeti getirildiği, 213 sayılı Kanunun 86, 148, 149, 150, 256 ve 257 nci maddelerinde yer alan zorunluluklar ile mükerrer 257 nci madde uyarınca getirilen zorunluluklara uymayan 1’inci sınıf tüccarlar hakkında maddede belirtilen tutarda özel usulsüzlük cezası kesileceğinin belirtildiği, atıf yapılan 256’ncı maddede de, mükelleflerin, Envanter Defteri ve Defteri Kebiri İnceleme Danıştay Kararı muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve sayılan diğer kayıtların muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz etme zorunluluğunun getirildiği, dava konusu olayda, davacı şirketin 2008 yılı defter ve belgelerinin incelenmek üzere istenmesine rağmen envanter ve defter-i kebirin ibraz edilmemesi üzerine özel usulsüzlük cezası kesildiği, ancak defter ve belge ibraz etmeme nedeniyle özel usulsüzlük cezasına dayanak oluşturan ibraz zorunluluğunun yerine getirilmesi için defter tutma ve muhafaza etme koşullarının gerçekleşmiş olması yani, “defter ve belge ibraz etmeme” fiilinin gerçekleşmesi için öncelikle, defter tutma ve bu defterleri muhafaza etme halinin gerçekleşmesi gerektiği, nitekim Vergi Usul Kanununun 359’uncu maddesinin a fıkrasının son paragrafında; “varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere defter ve belgelerin ibraz edilmemesi, bu fıkra hükmünün uygulanmasında gizleme olarak kabul edilir” denilmek suretiyle usulüne uygun olarak tutulan ve defter ve belgelerin ibraz edilmeme halinin kaçakçılık suçunu oluşturduğu kabul edilmiş olmakla, defter ve belgelerin hiç tutulmaması halinin 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 352’nci maddesi uyarınca I’inci derece usulsüzlük cezasını gerektirmesi karşısında; hiç tutulmayan defterlerin ibraz edilmemesi nedeniyle özel usulsüzlük cezası kesilmesinde mevzuata uygunluk görülmediği ileri sürülerek Danıştay Başsavcısı tarafından kanun yararına bozulması istenmiştir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince Danıştay Başsavcısı tarafından kanun yararına temyiz edilen Adana Bölge İdare Mahkemesinin gün ve E2010/1667, K2010/1941 sayılı kararı incelendikten ve Tetkik Hakimi Pelin Akça’nın açıklamaları dinlendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 172’nci maddesinde, bu Kanun esaslarına göre defter tutmaya mecbur olan gerçek ve tüzel kişiler; 182’nci maddesinde de bilanço esasında tutulması gereken defterler sayılmış, bu Kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerden herhangi birinin tutulmamış olmasının, usulsüzlük fiili olduğu ve birinci derece usulsüzlük cezası kesilmesini gerektirdiği Yasanın 351’inci maddesinde hükme bağlanmıştır. 213 sayılı Yasanın 253’üncü maddesinde, bu Kanuna göre defter tutmak mecburiyetinde olanların, tuttukları defterleri ilgili bulundukları yılı takibeden takvim yılı başından itibaren beş yıl süre ile muhafaza etmeye mecbur oldukları, aynı Kanunun 256’ncı maddesinde de, mükelleflerin muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve sayılan diğer kayıtların muhafaza süresi içinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve incelemeye sunmak zorunda bulundukları kurala bağlanmış, Yasanın Mükerrer 355’inci maddesinde, 256’ncı maddede yer alan zorunluluklara uymayanlara özel usulsüzlük cezası kesilmesi öngörülmüştür. Defterlerin ibraz yükümlülüğünün yerine getirilebilmesi, defter tutma ve muhafaza etme koşullarının varlığına bağlı olup, bu koşullar bulunmadıkça özel usulsüzlük cezası kesilmesini gerektiren ibraz etmeme eyleminin işlenip tamamlanmasından söz edilemez. Nitekim yasa koyucu defterlerin hiç tutulmaması eyleminin yaptırımını 213 sayılı Yasanın 351’inci maddesinde ayrıca düzenlemiştir. Davalı idarenin günlü yazısıyla 2008 yılına ilişkin defter ve belgelerinin ibrazının istenmesi üzerine, noter tarafından tasdikli yevmiye defteri ile alış ve satış faturalarını incelemeye sunan davacının envanter defteri ve defteri kebiri ibraz etmemesi nedeniyle 213 sayılı Yasanın Mükerrer 355’inci maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezası kesilmiştir. Bilanço esasında tutulması zorunlu olan ve tasdikine ilişkin tarh dosyasında bilgi bulunmayan bu defterlerin tutulmadığı taraflar arasında tartışmasız olup, tutulmayan envanter defterinin ve defteri kebirin ibraz yükümlülüğünü yerine getiremeyeceği açık olan davacının işlediği fiilin 213 sayılı Yasanın 352’nci maddesi uyarınca birinci derece usulsüzlük cezası kesilmesini gerektirmesi karşısında, söz konusu defterlerin ibraz edilmediğinden bahisle kesilen özel usulsüzlük cezasında yasaya uygunluk görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle Danıştay Başsavcısının temyiz isteminin kabulü ile Adana Bölge İdare Mahkemesinin gün ve E2010/1667, K2010/1941 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51’inci maddesi uyarınca kanun yararına ve hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere bozulmasına, kararın bir örneğinin Maliye Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığına gönderilmesine ve Resmî Gazete’de yayımlanmasına, gününde oybirliğiyle karar verildi. Karar Makaleler Suçun MüeyyidesiDefter ve belgeleri vergi dairelerince yapılacak vergi incelemeleri sırasında incelemeye yetkili kılınmış kişilere süresi içerisinde ibraz ve teslim etmeme halinde sorumlu kişi hakkında 18 aydan 3 yıla kadar hapis istemli kamu davası açılmaktadır. Bu olay nedeniyle bir çok kişi mağdur olmakta,şahsi ve ticari hayatında büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Suçun Tanımı Vergi Usul Kanunun 359. maddesinin 2. maddesinin 2. cümlesinde belirlenen suç tanımında; Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretle sabit olduğu halde, inceleme sırasında vergi incelemesine yetkili kimselere süresi içersinde defter ve belgelerin ibraz-teslim edilmemesi gizleme olarak kabul edileceği belirtilmiştir. Vergi Usul Kanuna göre defter tutmakla yükümlü olanlar tutukları bu defter ve belgeleri tuttukları yılı takip eden takvim yılından başlamak üzere 5 yıl süre ile muhafaza etmekle 2012 yılı defter ve belgelerini 2012 yılını takip eden takvim yılı olan 2013 den başlamak üzere 2017 yılı sonuna kadar saklayarak muhafaza etmek zorundadır. DEFTER VE BELGELERİ İBRAZ-TESLİM ETMEMEGİZLEME SUÇUNUN OLUŞMASI İÇİN GEREKLİ KOŞULLAR NELERDİR 1-Varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretle sabit belgenin bulunması Defter ve belgelerin ibraz mecburiyeti Vergi Usul Kanunun 256. Maddesinde düzenlenmiş olup; ister elektronik ister kağıt ortamında tutulsun tüm defterleryevmiye-envanter-işletme,serbest meslek kazanç defteri vb., belge, karne,disket, fatura,müstahsil makbuzu, gider pusulası,mikra fiş,mikro film vb. tutmakla yükümlü olunan her türlü defter ve belge yetkili makam ve memurları talebi üzerine ibraz ve inceleme için arzetmek zorunluluğu bulunmaktadır. Defterler notere tasdik ettirildiği ve fatura ve benzeri belgeler de anlaşmalı matbaalarda bastırıldığı için; defterler ilişkin notere tasdik ettirildiğine yönelik noterlik belgesi ile fatura ve benzeri belgeler için ise anlaşmalı matbaada bastırılıp teslim alındığına dair teslim tesellüm belgesinin bulunması gerekmektedir. Yargıtay istikrar kazanmış kararlarında; mükellefin noterden tasdikli defter ve belgeleri olmadığından gizleme suçunun yasal unsurlarının oluşmayacağını, sanığın tasdik ettirmediği defterleri ibraz etme zorunluluğunun bulunmadığını açıklamıştır. Yukarıda açıklanan yasal mevzuat ve Yargıtay'ın istikrar kazanmış kararları dikkate alındığında; yasal anlamda tutulması zorunlu olmasına rağmen hiçbir şekilde tutulmayan veya hiçbir şekilde düzenlenmemiş defter ve belgelerden dolayı bu suç oluşmayacaktır. Buna karşılık; varlığı noter tasdik kaydı ile sabit olan defterlerin usulüne uygun tebligata rağmen incelemeye ibraz edilmediğinde gizleme suçu tüm unsurlarıyla oluşmuş sayılacaktır. Defter ve belgelerin birinin dahi ibraz edilmemesi halinde de bu suç oluşmakta olup; istenmeyen veya inceleme konusu yapılmayan belgelerin ibraz edilmemesi halinde ise bu suç oluşmayacaktır. Yargıtay 19. CD. tarih ve 2015/3221 Esas-2015/3509 Karar sayılı ilamında; 213 Sayılı VUK'nın 359/a-2. maddesinde düzenlenen defter ve belgeleri gizlemek suçunun konusunun ''vergi kanunlarına göre tutulan veya düzenlenen ve saklanma ve ibraz mecburiyeti bulunan'' defter ve belgeler olduğu, aynı Kanunun 220 ve devamı maddelerine göre defterlerin notere tasdik ettirilmelerinin gerektiği, tasdik ettirilmeyen yasal defterler usulsüzlük cezası gerektirse de ibraz edilmemesinin suç oluşturmayacağı, dosya içinde bulunan tutanak, tarihli defter belge isteme yazısı ile vergi idaresinin mahkemeye gönderdiği 05/03/2010 tarihli cevabi yazıda sanığın kendisinden istenen yazar kasa rulosu ile z raporunu ibraz ettiği, 2004 yılı yevmiye defterini ibraz etmediği belirtilmiş ise de vergi idaresince de ibrazı istenen 2004 yılına ait yevmiye defterine ait tasdik bilgilerine rastlanılmadığının belirtilmesi karşısında, VUK'nın 223. maddesi gözetilerek sanığın yetkilisi olduğu şirketin bulunduğu yerdeki noterliklerden 2004 yılına ait yevmiye defterini tasdik edilip edilmediğinin araştırılarak sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin düşünülmemesinin bozmayı gerektiğine hükmetmiştir. Yargıtay 19. CD. tarih ve 2015/21097 Esas-2015/8344 Karar sayılı ilamında; Defter ve belgeleri ibraz etmemek suçunun, varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit ve saklama mecburiyeti bulunan defter ve belgelerin vergi incelemesine yetkili kimselere ibraz edilmemesi ile oluşacağı ancak vergi suçu ve ekindeki inceleme raporunda, bastırmış olduğu belge dair herhangi bir belgeye ve 2004 yılı defter tasdik bilgilerine tarh dosyası içinde rastlanmadığının belirtilmesi karşısında, bu husus açık bir şekilde araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturma ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinin bozmayı gerektiğine hükmetmiştir. Yargıtay 11. CD. tarih ve 2002/6394 Esas-2002/7827 Karar sayılı ilamında; Defter, kayıt ve belgelerin gizlenmesi suçunun oluşabilmesi için ilk koşulun, vergi incelemesi sırasında yetkililer tarafından ibrazı istenen defter ve belgelerin varlıklarının noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit olması gerekmesine, diğer bir anlatımla, yetkililerin, ancak varlıkları noter kayıtları veya sair suretlerle sabit olan defter, kayıt ve belgelerin ibrazını isteyebilecekleri, aksi halde isteme hak ve yetkisinin mevcut olmadığı, tarihli dilekçesiyle işini terkettiğini vergi dairesine bildirdiği vergi inceleme raporundan anlaşılan sanığın, tutmak zorunda olmadığı 1995 yılına ait defter, kayıt ve belgeleri ibraz etmesinin söz konusu olamayacağı, bu açıklamalar ışığında, yüklenen suçun unsurları itibariyle oluşmadığına hükmetmiştir. Yargıtay 19. CD. tarih ve 2015/20778 Esas-2015/8652 Karar sayılı ilamında; Defter ve belgeleri ibraz etmemek suçunun, varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit ve saklama mecburiyeti bulunan defter ve belgelerin vergi incelemesine yetkili kimselere ibraz edilmemesi ile oluştuğu, Fatih Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün tarihli yazısında sanığın terk işlemleri sonrası basım ve tasdikini yaptırdığı fatura ve sevk irsaliyelerini daireye ibraz ettiği, kullanılmayan belgelerinin tarihli tutanakla imha edildiği ve bu belgelerin dışında ibraz edilmiş defteri bulunmadığının belirtildiği, yine dosyada bulunan vergi suçu ve ekindeki inceleme raporunda, sanığın varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit ve saklama mecburiyeti bulunan defterinin bulunduğu konusunda açıklık bulunmadığının anlaşılması karşısında, bu husus araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme ile yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinin bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir. Yargıtay 11. CD. tarih ve 2004/9130 Esas-2005/2475 Karar sayılı ilamında; 213 Sayılı VUK. nun 172. maddesi uyarınca tutulması zorunlu defterlerle 2. kitap 3. kısmında yazılı vesikaları 253. madde gereğince ilgili bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlamak üzere beş yıl süre ile muhafaza edilmesi, 256. madde uyarınca da bu süre içersinde yetkili makam ve memurların talebe üzerine ibraz ve inceleme için arz edilmeleri zorunluluğunun bulunduğu, Menemen 1. ve 2. Noterlerinin yazıları ile 2002 yılında defter tasdik ettirmediği bildirilmiş ise de, vergi inceleme raporu ekindeki tarihli bilgi formuna göre anlaşmalı matbaa olan Birlik matbaasına bastırdığı 5 cilt faturayı teslim aldığının anlaşıldığı, sanığın tasdik ettirmediği defterleri ibraz etme zorunluluğu bulunmasa da varlıkları sabit olan faturalar ile diğer belgeleri alış faturaları ve gider belgelerini ibraz zorunluluğu bulunduğundan sanığın üzerine atılı suçun yasal unsurlarının oluştuğuna hükemetmiştir. Yargıtay 11. CD. tarih ve 2013/2630 Esas-2014/20830 Karar sayılı ilamında; Defter belge ibraz etmeme suçu bakımından, sanığın tutmak zorunda olduğu ve varlığı noterce tasdik edilmiş belgelerin neler olduğu, bastırdığı iddia edilen 60 cilt faturanın teslim teselsüm belgelerinin olup olmadığı ilgili idareden sorulup sonucuna göre hüküm verilmesi gerektiğine hükmetmiştir. 2- Vergi İncelemesi için yapılmış bulunan bir ibraz talebinin bulunması İlgili defterlerin vergi incelemesi amacıyla istenmesine rağmen mücbir sebep olmaksızın ibraz edilmemesi halinde bu fiil oluşmaktadır. Vergi Usul Kanununun 135. maddesinde vergi incelemesine yetkili kimselerin; vergi müfettişleri, vergi müfettiş yardımcıları, ilin en büyük mal memuru, vergi dairesi müdürleri, gelir idaresi başkanlığı merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanların inceleme yetkisine sahip oldukları açıklanmıştır. Vergi Usul Kanununun 135. maddesi anlamında incelemeye yetkili mercilerce defter, kayıt ve belgelerin vergi incelemesi amacıyla istenilmesi ve bu defter ve belgelerin ibraz edilmemesi halinde bu suç oluşmaktadır. Yargıtay 11. CD. tarih ve 2013/2835 Esas-2014/22283 Karar sayılı ilamında; Sanığın tebliğden sonra Anchordefter belgelerini Kaynaşlı Mal Müdürlüğüne götürdüğünü, görevlinin vergi denetmenlerinin olmadığını, gelirlerse kendisine haber vereceklerini söylediklerini, bu nedenle ibraz etmediği savunması ve Kaynaşlı Mal Müdürlüğü görevlisi ve isteme dair yazıyı sanığa tebliğ eden H.. H..'un tanık olarak alınan ifadesinde, tebligattan bir kaç gün sonra sanığın defterlerle birlikte Kaynaşlı Mal Müdürlüğüne geldiğini, o esnada vergi denetmenlerinin olmadığını söylediğine ilişkin beyanı karşısında, sanığın suç kastını ortaya koyan delillerin nelerden ibaret olduğu gerekçeli kararda gösterilip tartışılmadan yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinin bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir. Yargıtay tarih ve 2015/14994 Esas-2015/8292 Karar sayılı ilamında; Sanığa ait 2007 takvim yılı belgelerinin geçerli tebligatla istendiği, ancak sanık tarafından ibraz edilmediğinin iddia edildiği olayda; sanığın 15 günlük süre dolmadan 2007 yılına ait işletme defterini, alış ve satış faturalarını denetmenliğe götürdüğü, ancak denetmenlik tarafından emtiaların sadece tutar olarak gösterildiği, miktar olarak yazılmadığı gerekçesiyle iade edildiği, bu eksikliğin giderilip yeniden ibrazın istendiği anlaşılmakla; sanığın defter ve belge ibraz etme yükümlülüğünü yerine getirdiği, belgelerdeki eksikliğin vergi inceleme raporuna yansıtılabilecek bir husus olduğu, sanığa atılı suçun unsur itibariyle gerçekleşmediğine hükmedilmiştir. Vergi incelemesi niteliğinde olmayan arama, yoklama, bilgi isteme, imha ve iptal işlemleri için defter ve belgelerin ibraz edilmemesi halinde bu suç oluşmayacaktır. Vergi Usul Kanununun 135. maddesinde vergi incelemesine yetkili kimselerin; vergi müfettişleri, vergi müfettiş yardımcıları, ilin en büyük mal memuru, vergi dairesi müdürleri, gelir idaresi başkanlığı merkez ve taşra teşkilatında müdür kadrolarında görev yapanların inceleme yetkisine sahip oldukları açıklanmıştır. Vergi Usul Kanununun 135. Maddesi anlamında vergi incelemesine yetkili bulunmayan kimselerce defter ve belgelerin istenmesi halinde suç oluşmayacağı gibi, inceleme amacı dışında başka bir nedenle mükellefiyetin sonlandırılması, işin terk edilmesi, arama, yoklama, bilgi isteme, defter kayıt ve belgelerin imha veya iptali i gibi inceleme dışı sebeplerle defter ve belgelerin ibraz edilmemesi halinde suç oluşmayacaktır. Yargıtay 11. CD. tarih ve 2001/7618 Esas-2001/8890 Karar sayılı ilamında; sanıktan suça konu defter ve belgelerin vergi incelemesi için değil, işinin terk etmesi nedeniyle iptal için istendiğinden atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından sanığın beraati yerine mahkumiyetine hükmedilmesinin bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir. Kural olarak her ibraz etmeme eylemi ayrı bir suç oluştursa da; bir veya birkaç döneme ait belgeler dava konusu yapıldıktan sonra aynı belgeler tekrar dava konusu edilmeyen belgeler birden fazla dava konusu edilemez. Nitekim Yargıtay 11. CD. tarih ve 2012/16568 Esas-2013/18230 Karar sayılı ilamında bu hususa vurgu yaparak; 2004 yılına ait defter ve belgelerin istenmesi ve sanığın teslim etmemesi ile atılı suç oluşmuş olup; tarihli yazı ile aynı döneme ait defter ve belgelerin yeniden istenmesi ile suç tarihi itibariyle beraat yerine mahkumiyet kararı verilmesinin bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir. 3- Kural olarak defter ve belgelerin işyerinde incelenmek için istenilmesi Vergi Usul Kanununun 139. maddesine göre kural olarak defter ve belgelerin işyerinde incelenmesi gerekmektedir. İşyeri faal olup; Vergi Usul Kanununun 139/2. maddesi anlamında incelemenin işyerinde yapılmasını imkansız kılan ve dairde yapılmasını gerektirir şarlar saptanmadan belgelerin tebligatla istenmesi usulsüz olduğundan ibraz etmeme suçu oluşmayacaktır. Yargıtay 11. CD. tarih ve 2006/4499 Esas-2006/7392 Karar sayılı ilamında; defter ve belgelerin ibrazı için çıkarılan yazının işyeri adresine tebliğ edilmiş olmasına göre; faaliyetini sürdürdüğü anlaşılan sanığa Vergi Usul Kanunun 139/2. maddesinde öngörülen istisnalardan birisin varlığı saptanmadan yapılan tebligatın hukuki geçerliliği bulunmadığından, suç oluşmadığından beraati yerine sanığın mahkumiyetine karar verilmesinin bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir. Ticari faaliyetini terk ettiği ve ticari faaliyetine son verdiği anlaşılan mükelleflerle ilgili incelemenin vergi dairesinde yapılmasına yasaya aykırı bir durum da bulunmamaktadır. Yargıtay 11. tarih ve 2001/7542 Esas- 2011/8967 Karar sayılı ilamında;sanığın vergi dairesine vermiş olduğu dilekçesinden işinin tarihinde terk etmiş olduğu anlaşılmakla, 213 sayılı yasanın 139/2. maddesindeki istisnai şartın gerçekleşmesi nedeni ile, defter ve belgelerin vergi dairesince istenmesine ilişkin tebligatın usulüne uygun olduğu gözetilmeden sanığın mahkumiyeti yerine beraatine hükmedilmesinin bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir. Yargıtay 11. tarih ve 2012/ 27853 Esas- 2014/17360 Karar sayılı ilamında; 213 sayılı Yasanın 139. maddesine göre vergi incelemesinin işyerinde yapılması gerektiği, ticari faaliyetine devam ettiği anlaşılan sanığa vergi denetmeni tarafından defter ve belgelerini ibraz etmesi için çıkarılan tebligatın tarihinde iş yerinde yapıldığı anlaşılmakla, hesapların dairede incelenmesine imkan veren 213 sayılı Yasanın 139/2. maddesindeki istisnalardan birinin varlığının önceden belirlenip belirlenmediğinin incelemeyi yapan vergi denetmeninden sorulması, işyeri dışında inceleme yapılmasına ilişkin bir tespiti varsa belgesinin dosyaya ibrazının istenmesi aksi takdirde, yapılan tebligatın hukuki geçerliliğinin bulunmadığından sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik soruşturmayla yazılı şekilde hüküm tesisinin bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir. Yargıtay 11. CD. tarih ve 2004/11576 Esas-2006/3932 Karar sayılı ilamında; defter ve belgelerin ibrazına dar yazının işyeri adresinde bizzat sanığa tebliğ edilmiş olmasına göre, faaliyetini sürdürdüğü anlaşılan sanığa 213 sayılı yasanın 139/2. maddesindeki istisnalardan birinin varlığı önceden saptanmadan yapılan tebligatın hukuki geçerliliği bulunmamakla suçun yasal unsurları oluşmadığından sanığın beraati yerine cezalandırılması yoluna gidilmesinin bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir. Yargıtay 11. CD. tarih ve 2013/5314 Esas-2015/960 Karar sayılı ilamında; Defter ve belgeleri ibraz etmeme suçunun varlığı noter tasdik kayıtları veya sair suretlerle sabit ve saklama mecburiyeti bulunan defter ve belgelerin vergi incelemesine yetkili kimselere ibraz edilmemesiyle oluştuğu, ibraz için verilen sürenin bitimini izleyen tarihin suç tarihi olduğu cihetle; 213 Sayılı Kanunun 139/2. maddesinde incelemenin dairede yapılmasını gerektiren nedenlerden birinin varlığı önceden belirlenmeden faaliyetini sürdüren mükelleflere defter ve belgelerin ibrazı için yapılan tebligatların hukuken geçerli olmayacağı cihetle, dosya arasında bulunan vergi suçu raporu ve ekindeki belgelerden defter ve belge istenmesine dair yazının tebliğ edildiği tarihi itibariyle sanığın işyerinin faal olduğunun anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi açısından, incelemenin dairede yapılmasına imkan veren 213 Sayılı Kanunun 139/2. maddesindeki istisnalardan birinin varlığının önceden belirlenip belirlenmediğinin incelemeyi yapan vergi denetmeninden sorulup, buna dair bir tespiti varsa belgesini dosyaya ibrazının istenmesi aksi takdirde, yapılan tebligatın hukuki geçerliliği bulunmayacağından atılı suçun yasal unsurlarının oluşmayacağına hükmetmiştir. Yargıtay 19. CD. tarih ve 2015/14615 Esas-2015/7340 Karar sayılı ilamında; 213 sayılı Kanun'un 139. maddesine göre vergi incelemesinin işyerinde yapılması gerektiği, ticari faaliyetine devam ettiği anlaşılan sanığa vergi denetmeni tarafından defter ve belgelerini ibraz etmesine ilişkin tebligatın tarihinde yapılmasına rağmen defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmediğinin iddia ve kabul olunması karşısında; hesapların dairede incelenmesine imkan veren 213 sayılı Kanun'un 139/2. maddesindeki istisnalardan birinin varlığının önceden belirlenip belirlenmediğinin incelemeyi yapan vergi denetmeninden sorulması üzerine denetmenliğin tarihli cevap yazısında sanığın yazılı talebi olmadığı için incelemenin iş yerinde yapılmadığının bildirildiği ve işyeri dışında inceleme yapılmasına ilişkin bir tespitin olmadığı görülmekle yapılan tebligatın hukuki geçerliliği bulunmadığından sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulmasının bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir. Yargıtay 19. CD. tarih ve 2015/8735 Esas-2015/6593 Karar sayılı ilamında; 213 sayılı Kanun'un 139. maddesine göre vergi incelemesinin işyerinde yapılması gerektiği, ticari faaliyetine devam ettiği anlaşılan sanığa vergi denetmeni tarafından defter ve belgelerini ibraz etmesine ilişkin tebligatın tarihinde yapılmasına rağmen defter ve belgelerini incelemeye ibraz etmediğinin iddia ve kabul olunması karşısında; hesapların dairede incelenmesine imkan veren 213 sayılı Kanun'un 139/2. maddesindeki istisnalardan birinin varlığının önceden belirlenip belirlenmediğinin incelemeyi yapan vergi denetmeninden sorulması, işyeri dışında inceleme yapılmasına ilişkin bir tespiti varsa belgesini dosyaya ibrazının istenmesi aksi takdirde, yapılan tebligatın hukuki geçerliliğinin bulunmadığından sanığın beraatine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden eksik soruşturma sonucu hüküm tesisinin bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir. Yargıtay tarih ve 2012/29256 Esas-2014/14622 Karar sayılı ilamında; 213 sayılı Kanunun 139/2. maddesinde incelemenin dairede yapılmasını gerektiren nedenlerden birinin varlığı önceden belirlenmeden faaliyetini sürdüren mükelleflere defter ve belgelerin ibrazı için yapılan tebligatların hukuken geçerli olmayacağı cihetle, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi açısından, öncelikle sanığın yaklaşık 2,5 yıldır işyerinin kapalı olduğuna dair beyanı da nazara alınmak suretiyle, işyerinin tebligat tarihi itibariyle faal olup olmadığı gerektiğinde zabıta marifetiyle araştırılarak, faal olduğunun tespiti halinde incelemenin dairede yapılmasına imkan veren 213 sayılı Yasanın 139/2. maddesindeki istisnalardan birinin varlığının önceden belirlenip belirlenmediğinin ve ikamet adresinde ikinci kez yapılan tebligat gerekçesinin incelemeyi yapan vergi denetmeninden sorulup, buna ilişkin bir tespiti varsa belgesini dosyaya ibrazının istenmesi aksi takdirde, yapılan tebligatın hukuki geçerliliği bulunmayacağından atılı suçun yasal unsurlarının oluşmayacağı, faal olmadığının tespiti halinde ise tebligat geçerli kabul edilerek müsned suçun gerçekleştiğinin değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir. Yargıtay 19. CD. tarih ve 2015/4372 Esas-2015/2942 Karar sayılı ilamında; 213 sayılı Kanunun 139/2. maddesinde incelemenin dairede yapılmasını gerektiren nedenlerden birinin varlığı önceden belirlenmeden faaliyetini sürdüren mükelleflere defter ve belgelerin ibrazı için yapılan tebligatların hukuken geçerli olmayacağı, sanığın sahibi olduğu işyerini 2008 yılında kapattığını beyan etmesine rağmen dosya içinde bulunan vergi suçu raporundan suç tarihinde ticari faaliyetine devam edip etmediği hususunun belirlenemediği, defter ve belge istem yazısının da tarihinde sanığın ikamet adresinde annesine tebliğ edildiğinin anlaşılması karşısında, sanığın suç tarihinde ticari faaliyetine devam edip etmediği araştırılarak sonucuna göre hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden,eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarih ve 2012/11-1582 Esas-2013/243 Karar sayılı ilamında; Dosyada mevcut vergi suçu ve vergi inceleme raporlarından, sanığın temsilcisi olduğu şirketin ticari faaliyetini sürdürdüğü anlaşıldığı gibi, defter ve belgelerin ibrazı için çıkartılan yazının tarihinde işyeri adresinde çalışan personele tebliğ edilmiş olmasına göre, faaliyetini sürdürdüğü anlaşılan sanığa 213 sayılı Vergi Usul Yasasının 139/2. maddesinde öngörülen istisnalardan birinin varlığı önceden belirlenmeden yapılan tebligatın hukuki geçerliliği bulunmadığı cihetle, müsnet suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinin bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir. Yargıtay 11. CD. tarih ve 2002/1437 Esas-2002/2333 Karar sayılı ilamında; Sanık Mustafa Çubukçuoğlu'nun 1995-1996 yılları defter ve belgelerini ibraz etmemesi nedeniyle düzenlenen gün ve 40-76 Sayılı suç raporuna göre verilen gün ve 11135 Sayılı defterdarlık mütalaası gereğince açılan kamu davasında; faaliyetin tarihinde sona erdiği Çarşamba Vergi Dairesinin tarihli yakalama fişiyle tespit edildiği, defter ve belgelerin ibrazına ilişkin tebligatın yapıldığı tarihinde işyerinin faal olmadığı, böylece yapılan tebligatın 213 Sayılı Yasanın 139. maddesine uygun olduğu anlaşıldığından atılı suçla ilgili deliller toplanıp sanığın hukuki durumunun tayini gerektiği gözetilmeden suç raporu ve vergi inceleme raporunda defter ibraz etmeme eyleminden söz edilmediği ve işyerinin kapalı olduğuna dair tevsik işlemi yapılmadığından bahisle yapılan tebligatın usulsüz olduğu kabulü ile beraat kararı verilmesinin bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir. Usulüne uygun tebligata rağmen mükellef tarafından defter ve belgelerin çaldırıldığını, kaybedildiği, bulunamadığı, muhasebecide olduğunu belirtilerek incelemeye ibraz edilmezse diğer koşulların da varlığı halinde bu suç oluşmuş sayılacaktır. 5604 sayılı Mali Tatil uyarınca her yıl 1 Temmuz 20 Temmuz arası mali tatil uygulandığından mali tatil süresince mükellefin işyerinde incelemeye başlanamayacağından bu süre içerinde inceleme amacıyla defter ve belgelerin ibrazı istenemeyeceğinden bu suç da oluşmayacaktır. Yargıtay 11. CD. tarih ve 2002/5358 Esas-2002/5972 Karar sayılı ilamında; defter ve belgelerin kaybedildiği ileri sürülerek ibrazdan kaçınılması durumunda usulüne uygun tebligat aranmayacağı ve diğer deliller de değerlendirilmek suretiyle hüküm tesisi gerekirken tebligat yapmak koşulları bulunmadığından bahisle sanığın beraatine karar verilmesinin bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir. Yargıtay 11. tarih ve 2013/3863 Esas- 2015/287 Karar sayılı ilamında; sanık hakkında 2002 ve 2003 takvim yıllarına ait defter ve belgeleri yapılan tebligata rağmen süresinde ibraz etmediğinin iddia olunması, sanığın, suça konu 2002 ve 2003 yıllarına ait defter ve belgelerin muhasebecisi H...'da olduğunu, bu kişinin anılan defterleri kendisine iade etmediğini savunması, muhasebeci H.. hakkında sanığa ait defter ve belgeleri iade etmediğinden bahisle Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığının tarih ve 2007/.. esas sayılı iddianamesiyle güveni kötüye kullanma suçundan kamu davasının açıldığının anlaşılması karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından, adı geçen muhasebeci tanık olarak dinlenilerek, suça konu 2002 ve 2003 takvim yıllarına ait defter ve belgelerin suç tarihinde kendisinde olup olmadığının sorulması, sanığa iade ettiğini beyan etmesi halinde varsa buna dair teslim/tesellüm belgesi temin edilip dosya içerisine konulmasından sonra sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini yerine eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiğine hükmetmiştir., Yargıtay 11. CD. tarih ve 2012/28514 Esas-2014/16225 Karar sayılı ilamında; 2004 yılına ait defter ve belgelerini tebligata rağmen ibraz etmeyen sanığın defter ve belgelerinin muhasebecisindeyken çalındığını ileri sürerek ibrazdan kaçınmış olması karşısında; 213 sayılı Kanunun 139/1. madde ve fıkrasındaki incelemenin işyerinde yapılması zorunluluğu bulunmadığı gibi, sanık 2004 yılına ilişkin defter ve belgelerinin muhasebecisi R.. Y..'in işyerinden çalındığını beyan etmiş ve muhasebeci R.. Y..'de sanığın bu beyanını doğrular şekilde tanıklık yapmış ve getirtilerek duruşmada incelenen Erdek Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/1641 sayılı dosyasında, muhasebeciliğini yaptığı bir kısım mükelleflere ait defter ve belgelerin çalındığından bahisle şikayette bulunmuş ise de, yapılan soruşturma sonucunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın itiraz üzerine kesinleştiğinin anlaşılması, yine Balıkesir Vergi Dairesi Başkanlığının dosya arasında bulunan gün ve 2640 sayılı yazısı ekinde bulunan listede serbest muhasebeci R.. Y.. tarafından kuruma verilen dilekçede çalındığı belirtilen defter ve belgeler arasında sanığa ait olanlardan bahsedilmediğinin anlaşılması, yine sanık tarafından hukuk mahkemelerine müracaatla usulünce alın Diğer Makaleler

karar defteri ile daire satışı